Yaş Otuz Beş…
Ve en keyifli yıllarınız henüz başlamadı bile! Eskiden yolun yarısı olarak algılanan bu yaş, artık kadının en çekici, en güzel zamanları olarak görülüyor. Peki, yüzünüz bu altın dönemin keyfini çıkarmaya hazır mı? Dr. Mustafa Karataş deneyimlerinden yola çıkarak bu yaşları en güzel halinizle karşılamanın püf noktalarını anlatıyor…
Bir sabah uyanıp da aynaya baktığınızda, daha önce fark etmediğiniz ince çizgileri fark edersiniz. Daha da moral bozucu olan ise siz farkında olmadan yüzünüz size yabancılaşmaya başlamıştır. Saçınız aynıdır, makyajınız aynıdır ama bir şeyler değişmiştir. Bunu en çok da yeni çekilmiş fotoğraflarınızda fark edersiniz. Yüzünüzde bir şeyler değişmiştir ama bu neyin değiştiğini tam olarak anlayamazsınız. Bir yandan kariyerinizde başarılı olmak için çabalarken, diğer yandan anneliğin güzelliği kadar- zorluklarıyla da baş etmenin yarattığı stres ve yorgunluk yüzünüzde izlerini bırakmaya başlamıştır. Bu değişim için ilk suçlanan genelde alınan birkaç kilodur. Dr. Mustafa Karataş bu eğilimi hastalarında bizzat gözlemlediğini söylüyor: “Metropol kadını yüzünde bir değişiklik gözlemlediğinde, artık eskisi gibi görünmediğini fark ettiğinde aklına ilk gelen şey aldığı o birkaç kilo olur. Ve hemen diyetisyenine koşar. Fazla kilolar verilir. Ama görünümünden hala hoşnut değildir. Hatta verdiği kilolar yüzünün daha da çökmesine ve yaşına yaş eklenmesine neden olur.”
“Ben bana benzemiyorum”
Doğal olarak hemen B planı devreye girer. Evet, doğru tahmin ettiniz saç rengini ve stilini değiştirmek. Ama sonuç yine hüsran olur. Hatta kuaföre gidilirken bir eczaneye uğranmış piyasadaki en pahalı anti-aging kremler ve serumlar bile satın alınmıştır. Ama bakın Karataş ne diyor: “Hatırlatmak isterim ki anti-aging kremler ancak düzenli kullanıldığında ki bu da en az 5 yıl boyunca onları düzenli kullanmanız gerektiği anlamına geliyor- yaşıtlarınızdan daha iyi görünmenizi sağlayabilir. Yani bu kremler etkilidir ancak sonuçlarını uzun vadede görebilirsiniz ve uzmanlık alanları var olan problemleri silmekten ziyade onları önlemektir.”
Kremler birkaç hafta kullanılır ve yine beklenen etki görülmediğinde ise artık en son umut bir anti-aging uzmanının kapısını çalmaktır. “Artık profesyonel bir yardım almaya karar vererek bana gelirler ve genelde şöyle derler: ‘Doktor bey yüzümde bir sorun var ama ne olduğunu tam olarak çözemiyorum.’ Bu hastaların ortak özellikleri ise çoğunun 35 yaşında olmalarıdır.”
Mustafa Karataş, kendisine başvuran bu hastaları iki gruba ayırarak tedavi ettiğini söylüyor. “Birinci gruptakiler: Zayıf ince yapılı, kuru ve hassas ciltli, genellikle renkli gözlü ve beyaz tenliler –ben bunlara Karadeniz tipi diyorum. İkinci gruptakiler ise koyu kumral ya da esmer, iri gözlü, kalın dokulu ve yağlanmaya müsait ciltleri olan kadınlar. Bunları ise Akdeniz tipi olarak niteliyorum.”
Tipini söyle…
Dr. Mustafa Karataş, Karadeniz sınıfında olanların temel şikâyetlerinin inci çizgiler ve lekelenmeler olduğunu söylüyor. “Bu sınıfa giren kadınların bir başka ortak özellikleri ise orta yüzlerindeki hafif hacim kaybıdır. Bu grubun tedavisinde ilk adım ince çizgilerin daha da belirginleşmemesi için soft botoks uygulamalarıdır. Kaybolan nemi tekrar yerine koymak için ise son dönemlerin en moda uygulamalarından biri olan ışık dolgusunu tercih ediyorum.” Işık dolgusunun aktif maddesi kırışıklıkların içini doldurmak, yüze hacim vermek için kullanılan dolgu maddeleri ile aynı; hyalüronik asit. Ama ışık dolgusunda hyalüronik asidin farklı bir hali kullanılıyor. “Bu molekül yüzde dolgu efekti yaratmıyor, çünkü içinde çapraz bağları çok gevşek bir hyalüronik asit formu var. Işık dolgusu yüze bir pırıltı, içeriden ışıklandırılmış gibi canlı bir görünüm veriyor. Cilde bu etkiyi veren sadece hyalüronik asidin nemi kendine çekme özelliği değil, ışık dolgusunun içinde cilde etkili bir anti-aging fayda sağlayan vitamin, mineral ve aminoasitler de var. 15 -30 gün aralıklarla mikro-enjeksiyon tekniği ile yapılan tedavi genelde 3 seanslık bir kür şeklinde uygulanıyor.”
Karataş bu sınıflandırmayı hastaların ortak özelliklerinden yola çıkarak yaptığını söylüyor ve gülümseyerek ekliyor: “Yani literatürde böyle bir tanımlama yok. Patenti bende olsun diye belirtmek istedim.”
Akdenizli grupta anti-aging
Peki, ya Akdeniz kadınlarında yılların izleri nasıl görülüyor ve en çok hangi tedavilerden fayda görüyorlar? “35 yaşındaki Akdeniz tipi kadının en büyük sorunu ne kuruluk, ne lekelenme, ne de ince çizgilerdir. Gözlemlediği en belirgin yaşlanma belirtisi alt yüz bölgesindeki sarkmadır.
Yanaklarını içe çekip, boynunu gergin tuttuğunda daha iyi göründüğünün farkındadır. Sorun tam olarak çene hattının bozulması ve yüz ovalinin artık oval değil de yuvarlaklaşmaya başladığının görülmesidir.” Dr. Mustafa Karataş bu tip hastalarda dolgu enjeksiyonlarından kesinlikle uzak durulması gerektiğini söylüyor. “Hastanın tedavi protokolünde dolgu olmamalı. Bunun yerine alt yüz mümkün olduğunca daraltılmalı, sıkılaştırılmalıdır. Alt yüzü toparlamak, çene hattını sıkılaştırmak için tercih ettiğim tedavilerin başında Ulthera geliyor. Ulthera cildi sıkılaştırarak etki ediyor.”
Bu tespitlerin arkasında ise yılların tecrübesi, yerinde gözlemler ve yüzlerce hasta var. “Çok fazla hasta görüyorum ve çok fazla dolgu uygulaması yaptım. Karadeniz tipi kadınlarda yüzün orta bölümündeki çökmelerde dolgu enjeksiyonları çok iyi sonuç veriyor. Ama siz gidip de yüz ovali bozulmuş, çene hattında elastikiyet kaybı olan bir hastanın yüzünü dolguyla biçimlendirmeye çalışırsanız suni görünür. Bu kişilerde hedef bozulanı düzeltmek, yani çene hattını sıkılaştırarak yüz ovalini toparlamak olmalı.”
Karataş’ın konuya dair son sözleri, yüzünde 35 yaşın yansımasını görüp endişelenen tüm kadınların yüreklerine su serpecek nitelikte: “35 yaş hayatın en verimli çağının başladığı dönemdir. Bu yaşta yaptıracağınız doğru tedavilerle uzun bir süre iyi görünmek mümkün. Çünkü 35 sonrası yaş ve deformasyonlar çok daha hızlı ilerleyecektir. Eğer gelecek yıllarınıza kendiniz gibi görünerek, iyi hissederek girmek istiyorsanız bu tedavilere başlamak için en doğru zaman bu yaşlardır.”
-
Yaşlanma belirtilerinden ilk nasibini alan göz çevrenizdir. Artık göz çevresindeki yaşlanma belirtilerinin tümüne birden etki eden bir çözüm var; Nucleofill Eyes. Bu yeni...
-
Yeni nesil bir dolgu maddesi olan HarmonyCa, yüze hacim vermekle kalmıyor ciltteki kolajen sentezini artırarak uzun süreli anti-aging fayda da sağlıyor.
-
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş Paris Işıltısı tedavisinin göz çevrenizde yaratacağı etkiyi anlatıyor.
-
Yavaşlayın, kendinizi zamanın akışına bırakın ve riskleri minimuma indirin... "Yavaş yaşam" kavramı, gençleşme tekniklerimizi de etkiliyor. Doğal sonuçlarla biz...
-
Yaşla beraber düzleşen yanaklar, yüze çökük ve yorgun bir ifade verir. Neyse ki dolgu maddeleriyle yanakları yeniden biçimlendirmek, yüzde daha genç bir görünüm yaratmak ...
-
Yaşla beraber yüzün üst kısmında meydana gelen değişikliklerden biri de şakaklardaki hacim kaybıdır. Şakakları doldurmak yüze daha genç, daha dinamik bir görünüm vermekte...
-
Çene hattına yapılan dolgu ile hem yüzde lift etkisi yaratmak hem de çok daha çekici görünmek mümkün. Bu tekniğin detaylarını ve sizin için neler yapabileceğini Dr. Musta...
-
Birkaç yıl önce özellikle Sertab Erener’in yüzündeki ışıltıyla herkesin konuştuğu kök hücre tedavisi, popülerliğini kaybetmiş gibi gözükse de yeniden zirveye oynamaya ada...
-
Çene hattına yapılan dolgu ile yüzde lift etkisi yaratmak mümkün. Bu tekniğin detaylarını ve sizin için neler yapabileceğini Dr. Mustafa Karataş anlatıyor.
-
Isının yükseldiği bugünlerde güneşten yararlanma yolları ve cilt bakımında yaza adapte etmek için yapmanız gerekenler.