Cilt Bakımda Oksijen Takviyesi

30'lu yaşlarla birlikte cildin oksijen oranı azalıyor. Zamanla cilt ışıltısını kaybediyor, ince çizgiler, kırışıklıklar ve sarkmalar meydana geliyor. Ama paniğe gerek yok; oksijen terapisiyle yaşlanmaya karşı etkili bir savaş ve cilt bakımına başlatabilirsiniz.

18 yaşında cilt en verimli dönemlerinden birini yaşar. Düzensiz beslenme, uyku bozuklukları, aşırı sigara ve alkol tüketimi gibi dış etkenlere rağmen güzel bir uykunun ardından pürüzsüz görünmeyi başarabilir. Ta ki 30'lara kadar... 30'lu yaşlara girmemizle birlikte her şey zorlaşır. Sabah kalkıp aynaya baktığımızda sekiz saatlik uykunun dinç bir görünüm için tek başına yeterli olmadığını fark etmeye başlarız. Bunun en büyük nedeni, cildi nemlendirmede çok önemli rolü olan oksijen deposunun yaşlanmayla birlikte yavaş yavaş azalması. Tabii ki, bu hızlı azalmada dış etkenlerin olumsuz etkisi göz ardı edilemez. Şehir hayatı, hava kirliliği, sigara, kapalı ofislerde çalışmak ve daha pek çok etken epidermisin yeterli oksijen ve besin almasını önlüyor. İhtiyacı olan nemi içeriden sağlayamayan ciltte sarkma meydana gelirken, ince çizgiler ile kırışıklar daha çok kendini gösteriyor, göz altında mor halkalar oluşuyor ve cilt daha solgun bir görünüme bürünüyor. Yine de, sabahları dinç bir şekilde kalkmak tüm bu olumsuz etkenlere rağmen hâlâ mümkün!

Doğal oksijen deposu
Hücreler arası oksijen alışverişini destekleyen ve geceleri kendilerini yenilemelerine yardımcı olan yeni nesil oksijen serum ve maskeleri, bize bu savaşta destek vermek için yeterli donanıma sahipler. Antioksidan etkisi göstererek cildi derinlemesine arındıran ürünler, cildi onarırken aynı zamanda UV ışınlarıyla hava kirliliği gibi dış etkenlere karşı koruma sağlıyorlar. Hatta bazıları yaz aylarında leke oluşumuna bile engel oluyor. Ancak bakım ürünlerinin tek başına yeterli olacağına inanmıyorsanız, size önerimiz dermatologlar tarafından uygulanan yeni nesil oksijen terapisi OxyGeneo. İlhamını doğal kaplıcalardan alan terapi, cilt hücrelerine daha fazla oksijen gitmesini sağlayarak daha genç ve taze görünen bir cilt yaratmayı hedefliyor.

"Doğal kaplıca tedavilerinin cilde oksijen sağladığı bilinir. OxyGeneo, kaplıcaların cilt üzerindeki bu etkisini taklit ederek hazırlandı. Cilt hücrelerine oksijen göndererek zincirleme bir reaksiyonun oluşmasını tetikliyor. Böylece cildi ölü hücrelerden arındırırken hem uygulama sırasında hem de sonrasında cildin beslenmesi için elverişli bir ortam yaratıyor. İşlem yapılan bölgeye uygulanan ve OxyGeneo teknolojisi ile birlikte kullanılmak üzere tasarlanan NeoRevive ise sistemin anti-aging faydalarını üst seviyeye taşıyor. Magnezyum askorbit fosfat, kojik asit ve retinolgibi etkili anti-aging maddeler içeren NeoRevive, oksijen terapisiyle cildin nem ihtiyacını karşılarken, ince çizgileri ve kırışıklıkları yumuşatıyor, gözenekleri küçültüyor, matlaşmış cilde canlı, taze bir görünüm kazandırıyor. Üstelik pigmentasyon lekelerinin hafiflemesini sağladığı için cilt rengini düzenleme özelliğine de sahip." Oksijen terapisinin tüm ciltler için uygun olduğunu belirten Karataş, daha uzun süreli etki için OxyGene onun belli aralıklarda kür halinde tekrarlanması gerektiğinin altını çiziyor