Yaşsız Güzellik

İnsanın en verimli olduğu zamanlar 45 yaş ve sonrasıdır. Bu yüzden nüfus cüzdanınızda ne yazdığı değil, kendinizi nasıl ve kaç yaşında hissettiğiniz önemli.

Tecrübe ve birikimle artan iyi yaşam koşulları eskiyen bir yüz ve bedenle tam bir tezat oluşturuyor. Ama diğer yandan yeni nesil anti-aging teknolojileri, botoks ve dolgu maddelerinin doğru kullanıldığında doğal, genç görünümlü ve çekici bir yüz yaratmakta ne kadar etkili olduğunu artık biliyoruz. Bu yüzden de eskiden sadece belirli bir kesimin faydalandığı estetik, bugün herkesin ilgi alanına girmiş durumda.

40’lı, 50’li yaşlar, sağlıklı, olgun ve dinamik bir yaş olarak görülüyor artık ama hem hastaların hem de doktorların dikkat etmesi gereken bazı unsurlar var.

Az Çoktur

Yaşlanan, yıllarla beraber hacmini kaybeden yüze genç bir dokunuş katmanın en etkili yolu hyalüronik asit bazlı dolgu enjeksiyonlarıdır.  Çizgileri hafifletmede de elimizdeki en etkili silahların başında dolgular geliyor. Eskiden tek bir dolgu maddesiyle bütün yüze müdahale etmeye çalışırdık. Artık yüzün farklı bölgelerine, o bölgelerdeki derinin yapısına göre tasarlanmış farklı moleküler yapılardaki dolgu maddelerine sahibiz. Bu da daha doğal, daha başarılı sonuçlar almamızı sağlıyor.

Ama maalesef bazı doktorlar ve hastalar, dolgu maddesi ile yanakları daha dolgun hale getirerek hastada daha genç ve canlı bir görünüm elde etmek isterken aşırıya kaçıyor, doğallıktan uzaklaşıyorlar.  Dolgu ve enjeksiyonlar hastalarda ufak değişiklikler yapmak istendiğinde ya da koruyucu olarak kullanıldığında işe yarıyor. Çok fazla dolgu kullanıldığında yüzün dengesi bozuluyor. Mesela elmacık kemiklerinin üzerinde çok fazla dolgu yapıldığında yanaklar fazla dolgun görünür ki bu da kilolu görünmenize neden olur. Üstelik bu aşırı müdahale yüzün orta kısmının gerilmiş ve yaşlanmış gözükmesine de sebep olur. Yüze çok fazla hacim vermek yüz konturunu köşeli hâle getirir, bu da yüzü olduğundan daha yaşlı gösterir.

Sonuçta, yaşa uygun görünmeyen anormal bir dolgunluk ortaya çıkar. Yüz, kalp şeklinden dikdörtgen ya da kare şekline döner ki bu normalde yaşlanma başlamadan görülmez, eklenen fazla hacim kişinin görünümünü yıllarca yaşlandırır. 

Dolguyu doğru kullanmak, doğal sonuçlar elde etmek gerçekten büyük beceri işidir. Doktorların 10 yıl önce başlattığı likit face lift trendi hala başarısını koruyor. Yalnız ancak aşırıya kaçılmadığında, ‘az çoktur’ felsefesine sadık kalınarak enjeksiyonlar dozunda kullanıldığında ortaya başarılı sonuçlar çıkabilir.

Çizgileri Kovalamayın

Estetikteki en büyük günahlardan biri de ciltteki çizgileri kovalamaktır. Siz en ufak bir çizgiye takar, onu yok etmek çabalarsanız bir noktadan sonra kendinizin bir karikatürüne dönüşmeye başlarsınız. Ayrıca doğal, yaşa uygun bir görünüm elde etmek için bazı çizgi ve kırışıklıkların görünmesine izin vermek gerekir.

Hastaların daha fazla dolgu, daha fazla botoks istemesi çok sık rastlanan bir durumdur. Eğer bir şey iyiyse daha fazlası daha da iyi olacaktır gibi yanlış bir düşüncenin peşinden giden bir hastayı durdurması gereken kişi doktorudur.

Hasta, burada da bir çizgi var onu da yok etseniz, şuradaki çizgiyi de doldursanız gibi taleplerle gelir, doktor da onu hoşnut etmeye çalışırsa ortaya çok kötü sonuçlar çıkar.  

Artık güzellik dünyası da doktorlar da bunu fark etti. Biz doktorlar daima çok dikkatli olmak zorunda, dengeyi çok iyi yakalamalıyız.

Tekno Güzellik

Bu tedavilerin amacı, asla kişinin dış görünüşünü değiştirmek değil,  saati geri almak ve zamanın götürdüklerini restore etmektir. Birçok hasta, farklı görünmek değil daha genç görünmek ister. Bu daima akılda tutulmalı, aşırıya kaçmamaya özen gösterilmelidir.  Aksi halde hastalar başka biri gibi görünebilirler.

Yaşlanma sürecini geri çevirmede sadece dolguların, botoks enjeksiyonlarının yeterli olmadığı da unutulmamalı. Cilt kalitesini artırmak, daha sıkı ve taze görünümlü bir cilt yaratmak için bazı teknolojilerden de yardım alınması gerekir.

Mesela göz kapağı düşüklüğüne, çene altındaki elastikiyet kaybına ve fazla yağ dokusuna müdahale etmeden, yüz ovalindeki bozulmayı, boyundaki derinin cildinin incelip dalgalanmasını düzeltmeden başarılı sonuçlar alamazsanız. İşte tam burada devreye ‘tekno güzellik’ sektörü devreye giriyor. Lazerler, radyo frekans teknolojileri, ultrason sistemlerinden oluşan bu harikalar diyarı sayesinde, eskiden ameliyatsız mümkün olmayan pek çok şey artık mümkün. 

Doğru sistemi doğru hastayla doğru yaşta buluşturduğumuzda gerçekten başarılı sonuçlar elde ediyoruz.  Burada da en önemli nokta hekimin becerisi ve tüm bu yeni teknolojilerden faydalanan bir kliniğe sahip olmasıdır.